Hava değişimi ile bağışıklık sistemi zayıflayarak insan vücudunu grip ve soğuk algınlığı gibi viral hastalıklara karşı savunmasız hale getiriyor. Hastalıktan korunmak isteyenler farklı yöntemlere başvuruyor. Antienflamatuar özellikleriyle bilinen zencefil shot da bunlardan biri. Hastalıklara karşı bağışıklığı güçlendiren bu şifa kaynağı hakkında merak ettiklerinizi zencefil shot tariflerine de yer verdiğimiz bu yazıda bulabilirsiniz.
Zencefil Shot Nedir?
Zencefil shot, taze zencefil kullanılarak yapılan konsantre içeceklerin tümüne verilen genel bir isim. Zencefilin yanı sıra portakal, limon, kırmızı biber gibi gıdalar da bu içecekte yer alabiliyor. Birçok farklı şekilde hazırlanabilen zencefil shot tarifleri, antioksidan ve antienflamatuar özellikleri sayesinde hem genel sağlığa hem de bağışıklık sistemine çeşitli faydalar sunuyor.
Zencefil Shot’ın Sağlığa Faydaları Nelerdir?
Zencefil shot soğuk algınlığından artrite, mide bulantısından diğer rahatsızlıklara kadar vücut için vazgeçilmez faydalar sunuyor.
Zencefil shot ne işe yarar diyorsanız, bu ferahlatıcı iksirin faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Zencefil Shot Tarifleri
Zencefil shot içeceğinin vücuda faydaları saymakla bitmeyecek kadar çok. İyi haber şu ki bu benzersiz formülü yalnızca birkaç malzeme kullanarak evinizde kolayca hazırlayabilirsiniz.
Zencefil shot nasıl yapılır diye merak ediyorsanız, içindeki malzemeleri gönlünüzce çeşitlendirebileceğiniz en pratik tarifleri sizin için bir araya getirdik.
Zencefil Limon Shot Tarifi
Ferahlatıcı etkisiyle öne çıkan limonlu zencefil shot tarifi için sadece beş malzemeye sahip olmanız yeterli.
Malzemeler:
Yapılışı:
Portakallı Zencefil Shot Tarifi
Pratik bir şekilde hazırlayabileceğiniz bu zencefil shot tarifi ile vücudunuzu kış mevsiminde hastalıklara karşı koruyabilirsiniz.
Malzemeler:
Yapılışı:
Havuçlu Zencefil Shot Tarifi
Ekşi aromasıyla mükemmel bir lezzet sunan bu tarifi yalnızca birkaç dakikada hazırlayabilirsiniz.
Malzemeler:
Yapılışı:
Yeşil Elma Zencefil Shot Tarifi
Zencefilin faydalarını sebze ve meyvelerle güçlendirmek istiyorsanız, bu tarifi mutlaka denemelisiniz.
Malzemeler:
Yapılışı:
Ananaslı Zencefil Shot Tarifi
Yaz kış tüketebileceğiniz mükemmel bir sağlık iksiri arıyorsanız, ananaslı zencefil shot yapımı için aşağıdaki adımları izleyebilirsiniz.
Malzemeler:
Yapılışı:
Mandalinalı Zencefil Shot Tarifi
Vücudunuzun direncini artırmak için günlerce tüketebileceğiniz mandalinalı zencefil shot tarifini dakikalar içinde hazırlayabilirsiniz.
Malzemeler:
Yapılışı:
Karışık Zencefil Shot
Bu tarifte sadece zencefil değil; baldan sarımsağa, kekikten limona birçok şifa kaynağı bulunuyor.
Malzemeler:
Yapılışı:
Solunum yollarından sindirim sistemine kadar vücudun tüm bölümlerine fayda sağlayan zencefil shotlar ile kendinize iyi bakmak sizin elinizde. Damak tadınıza en uygun zencefil shot tarifi ile her mevsiminde sağlıklı kalmanın formülünü bulabilirsiniz.
Pek çok insanın karşı koyamayacağı biz lezzet varsa o da dondurmadır. Aslında her mevsim tüketilebilir olsa da özellikle havaların ısınmasıyla birlikte “dondurma mı yesek?” sorusu daha çok akıllara düşüyor. Ancak günün sonunda hiç kimse dondurmasını yerken “acaba”lar tarafından keyfinin bölünmesini istemiyor.
Market dondurucularında haftalarca ya da aylarca kalabilmesi için yapay maddeler, koyulaştırıcılar, renklendiriciler ve stabilizatörler gibi katkı maddeleriyle donatılan dondurmaları yemek istemeyenlerin imdadına ise ev yapımı dondurma alternatifleri yetişiyor. Üstelik düşündüğünüzün aksine sandığınızdan çok daha az sürede ve kolay bir şekilde bu tarifleri uygulayabilirsiniz. Herhangi bir makineye ya da özel malzemelere ihtiyacınız yok. Dolabınızda şeftali, muz, çilek ve limon gibi bekleyen dondurulmuş meyveleriniz varsa farklı tatlarda dondurma yapmaya hemen başlayabilirsiniz.
Dondurmanızı çeşitli katkı maddelerinden kurtarabileceğiniz gibi beslenme alışkanlıklarınıza göre de hazırlayabilirsiniz. Örneğin vegan besleniyorsanız, dışarıda dondurma yemek sizin bambaşka soru işaretlerini de beraberinde getiriyor demektir. Dolayısıyla evde bitkisel süt kullanarak kendi dondurmanızı yapabilir; böylece beslenme rutininizin dışına çıkmadan serinlemenin tadını çıkarabilirsiniz.
Evde kolaylıkla yapabileceğiniz dondurma çeşitleri için okumaya edin; sağlıklı olduğu kadar lezzetli de olan bu dondurma çeşitlerine bayılacaksınız!
Ev Yapımı Dondurma Nasıl Yapılır?
Buz gibi ferahlık hissini yaşamak ve çevrenizdekilere yaşatmak için yapabileceğiniz onlarca sağlıklı ev yapımı dondurma tarifi mevcut. Seçim ise tamamen size, damak tadınıza ve tabii ki evdeki malzemelere kalmış. Özellikle de meyveli ev yapımı dondurma çeşitleri hem pratiklik hem de evde yenmeyen meyveleri değerlendirmek açısından en sık tercih edilen seçenekler arasında. İşte evde deneyebileceğiniz birbirinden lezzetli dondurma tarifleri:
Çilekli dondurma için ihtiyacınız olan malzemeler;
Çilekleri dondurucuya atarak birkaç saat dondurun. Ani dondurma krizleriniz için buzdolabında halihazırda dondurulmuş çilek bulundurmak da bir seçenek! Donmuş çilekleri püre haline gelene kadar robottan geçirin. Başka bir kapta şeker, süt ve kremayı iyice karışana kadar çırpın. Püre haline gelen çileklerin üzerine karışımı boşaltın. Borcam ya da dondurma kabına döktükten sonra dondurucuya koyun. İyice donduktan sonra çikolata sosu ya da çilek parçalarıyla süsleyerek servis edebilirsiniz.
Muzlu dondurma için ihtiyacınız olan yalnızca iki malzeme var; muz ve süt.
Birkaç adet muzu en az 2 saat buzlukta bekletin. Donan muzları pürüzsüz kıvama gelene kadar blendar’da sütle karıştırın ve buzluğa atın. İster kasede ister külahta servis edebileceğiniz muzlu dondurmayı hazırlamak işte bu kadar basit.
İçleri ferahlatan ve ağızda eşsiz bir tat bırakan limonlu dondurma yapmak için gerekenler;
Limonların yarısını kabuğuyla birlikte doğrayarak bir kaba alın. Kalan yarısının da suyunu sıkarak aynı kaba ekleyin. Daha sonra şekeri ilave ederek iyice yoğurun. Yaklaşık 15 dakika yoğurduktan sonra suyu ekleyin ve tekrar yoğurun. Kabuk ve çekirdekten arınması için karışımı bir süzgeç yardımıyla süzün. Donduracağınız kaba aktarın ve buzluğa koyun. Birkaç saat sonra buzluktan çıkarıp blender’dan geçirin. 2 saat daha dondurduktan sonra tüketebilirsiniz. Afiyet olsun!
Limonlu dondurmanız herhangi bir renklendirici içermeyeceği için beyaz renkte olacaktır; dilerseniz zerdeçal ekleyerek sarı renk verebilirsiniz.
Alternatif tatlar arayanlara kolayca yapılabilecek harika bir lezzet: Kavunlu dondurma. İhtiyaç listesi ise bir o kadar kısa: Dilediğiniz miktarda kavun, 2 yemek kaşığı bal ve birkaç damla limon…
Kavunun çekirdeklerini ayırıp küp küp doğrayın. Balı da ekleyerek mikser yardımıyla püre haline getirin. Limon suyunu da ekleyerek son kez karıştırın ve kalıba aktarın. Birkaç saat dondurduktan sonra dondurmanızın tadını çıkarın.
Yazın en gözde meyvelerinden biri olan karpuzu dondurma olarak tüketmek kulağa nasıl geliyor? Üstelik yapımı da çok kolay. Dört dilim karpuzu çekirdeklerinden ayırıp küp küp doğrayarak dondurun. Birkaç saat dondurduğunuz karpuzları blender’a alıp üzerine yarım limon suyu ve 2 kaşık bal ekleyerek pürüzsüz bir kıvam elde edene kadar karıştırın. Dondurma kabına alıp buzluğa bırakın. Birkaç saat bekledikten sonra servis edebilirsiniz.
Kakaolu dondurma, hemen hemen hiç kimsenin hayır diyemediği bir lezzet. İhtiyacınız olan malzemeler;
Kremayı orta ateşte ısıtın. Bu sırada diğer malzemeleri bir kapta karıştırın. Isınan kremanın içine kakaolu karışımı ekleyin ve koyulaşıncaya kadar pişirin. Karışımı dondurma kabına alın ve yarım saate bir karıştırarak dondurma kıvamına gelene dek dinlendirin. Üzerini fındık, Antep fıstığı ya da çilekle süsleyebilir; yarım kavun içerisinde servis edebilirsiniz.
Formuna dikkat edenler için evde yapabileceğiniz sağlıklı alternatifler de mevcut. Üstelik dilediğiniz meyveyi kullanabilirsiniz. Seçtiğiniz meyveyi 3 kaşık süzme yoğurt ve 1 tatlı kaşığı bal ekleyerek blenderdan geçirin, dondurucuda birkaç saat bekletin ve işte hem lezzetli hem fit dondurmanız hazır! Bu ev yapımı dondurma süzme yoğurt yerine bitkisel sütle de hazırlanabiliyor.
Sıradaki tarif “diyetteyim ama canım tatlı çekiyor” diyenler için. Tüm şekerini meyvesinden ve baldan alan bir dondurma yapmak için ihtiyacınız olan iki malzeme var: Meyve ve bal. Dilediğiniz meyveyi (Muz, böğürtlen ya da şeftali; evde hazırda ne varsa…) dondurun. Bal ekleyerek blender ya da mikser yardımıyla karıştırın. Hepsi bu kadar. Afiyet olsun!
Evde Dondurma Yapmanın Püf Noktaları
Kolay ev yapımı dondurma yaparken sabırlı olmanız gerekiyor. Çünkü buzdolabında ne kadar çok bekletirseniz, dondurmanız bir o kadar lezzetli oluyor.
Dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta, dondurmanızı 1 saat arayla çıkarıp birkaç kez karıştırmak. Böylece tüm karışımın eşit şekilde donduğundan ve buzlanmadığından emin olabilirsiniz. Ya da dilerseniz dondurmayı içine koymadan önce kabı biraz soğutmayı deneyebilirsiniz. Kabın soğukluğu, dondurmanın buzlanmasını önlemeye yardımcı oluyor.
Market dondurmalarına göre daha hızlı eriyecek olması nedeniyle dondurmanızı servis ederken birkaç buz küpü ekleyebilirsiniz. Yine aynı nedenle dondurmanızı dondurucunun dışında gereğinden fazla bırakmamaya da özen göstermelisiniz.
Dondurmanızı, dondurucunun en arkasında, dolap kapağından mümkün olduğunca uzakta saklayın. Buzdolabı kapağını her açtığınızda içeri sıcak hava giriyor. Dondurmayı arkada tutmak ve diğer dondurulmuş ürünlerin altında saklamak, kapak açıldıkça maruz kalacağı sıcak hava saldırılarına karşı onu korumaya yardımcı oluyor.
Az malzemeyle yazın tadını çıkarabileceğiniz sağlıklı atıştırmalıklar hazırlamak için hemen şimdi harekete geçebilirsiniz. Yalnızca iki malzeme bile ferah ve leziz bir dondurma yapmak için yeterli olabiliyor. Koruyucu madde içermeyen hem pratik hem de lezzetli bu tarifleri gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz.
Pek çoğumuzun çocukluğuna şahitlik eden, en değerli arkadaş, hiç kuşkusuz bisikletlerdir. Bu iki tekerli araçların hayatımızın bir noktasında mutlaka izleri vardır. Günümüzde de en sağlıklı ve çevre dostu taşıtların başında yine bisikletler gelmektedir. Oldukça uzun bir tarihçesi olan bu araç, bundan yüzyıllar önce Velespit olarak adlandırılmaktaydı. Bisikletin icadı 1800’lü yılların başı olarak bilinse de 15. yüzyıl’da da var olduğu ve kullanıldığı kayıtlarda yer almaktadır. Bisikletin icadıyla ilgili iki farklı tarih bulunmaktadır. Bunlardan ilki, birinci prototipi oluştururken ikincisi şu an kullandığımız bisikletlerin temeli olarak ortaya çıkmıştır. 1790’lı yılların başında günümüzdeki bisiklet tasarımına yakın modeller Comte de Sivrac tarafından üretilen iki tekerlekli ilk araçtır. Pedalı olmayan bu bisikletler ayakların hareket ettirilmesiyle ilerliyordu. Gidonu (bisiklet direksiyonu) ve oturulacak yeri olmayan bu bisikletler, vücudun sağa sola eğilmesi ile yön değiştiriyordu.
1817 senesinde, bir bisiklete ilk defa bir gidon ve sele eklenerek Baron Karl Von Drais tarafından “Draisienne” ismiyle kullanılmaya başlandı. Bu, yaklaşık olarak 22 kilogram ağırlığında, ahşap çerçeveli, demir tekerlekli, jant ve freni olan bir modeldi. Pedalı bulunmayan bu bisiklete binmek ve onunla dolaşmak oldukça zahmetli ve yorucuydu. Drais tarafından tasarlanan bu araç 1818 yılında Paris’te sergilenmeye başlayana dek 14 km boyunca kullanıldı. 1850’li yıllara kadar dengede durmayı kolaylaştırmak adına üçüncü hatta dördüncü tekerleklerin eklendiği yeni tasarımlar ortaya çıktı. Fakat bu tasarımlar kullanım zorlukları nedeniyle fazla yaygınlaşmadan kaldırıldı. 1860’lı yıllarda Fransız bir baba-oğulun geliştirdikleri bisiklette pedalları ön tekerleğe sabit şekildeydi. Ancak demir çerçeveli tekerlekler ağırdı ve bisikletin kullanımı oldukça zordu. Çukurlarda şiddetle sarsılması sürüyücü oldukça rahatsız ediyordu. Dolayısıyla, tarihte bu baba-oğulun ürettiği bisiklete Kemik Titreten adı verilmiştir.
Sonrasında başka bir Fransız, tekerlekleri lastik ve kauçukla kaplayarak bu sarsıntıları bir nebze de olsa azaltmayı başardı. 1870’li yıllarda James Starley daha hızlı hareket edebileceğini düşünerek ön tekerleği arka tekerleğe oranla çok büyük bir model üretti. Bu bisikletin üstüne çıkıp oturmak zordu ve düşüldüğü takdirde yaralanma olasılığı çok yüksekti. Hızı da tahmin edildiği kadar yüksek olmayınca bu bisiklet türü de fazla tercih edilmedi. 1880’lerin sonlarında tekerlekler havayla şişirilen lastiklerden üretilmeye başlayınca ve vites sistemi geliştirilince, bu araçlar çok daha konforlu ve kullanışlı hale gelmiş oldu.
İskoçya’da 1839 yıllarında icat edilen ilk bisiklet şu anda Londra Science Müzesinde sergilenmektedir. 1842 yılında Krikpatrick Mac Milan bir iş için Glasgow a giderken aslında hiç de farkında olmadan en uzun bisiklet sürme rekorunu kırmıştır. Aynı zamanda kayıtlara geçen ilk bisiklet kazası da Mac Milan tarafından kendisini izlemeye gelen bir çocuğa çarpması olayıdır. Mac Milan, yeğeni Mary Marchbank’a da bisiklet kullanmayı öğretmişti. Böylelikle Mary, tarihte bisiklete ilk binen kadın olarak yer alır. Sonrasında Michaux Company, tarihteki ilk bisiklet seri üretimini gerçekleştirmiştir. Bu şirket, bir yılda 40 bisiklet üretebilecek kapasiteye sahipti. 1800’lerin sonlarına doğru bisiklete gösterilen yoğun ilgi sebebiyle Fransa Savunma Bakanlığı dahi bisiklet üretimine destek vermiştir. İlk havalı tekerlekli bisikletler 1888 yılında İrlanda’da piyasaya sürülmüştür. Özellikle İtalya, İspanya, Fransa, Belçika ve İngiltere’de kurulan bisiklet fabrikaları, bu araçların giderek yaygınlaşmasına yardımcı olmuştur. Dolaylı olarak bisiklet sporunun da gelişmesinde bu üretim ağının etkisi vardır.
1. ve 2. Dünya Savaşları’nda Avrupa ülkeleri, bisikleti ordunun hızlanması amacıyla kullanmıştır. Teknolojinin gelişmesi ve çeşitli ulaşım araçlarının artmasıyla insanlar bisikletten vazgeçmemiş, aksine doğa dostu ve eğlenceli oluşu için çokça tercih etmiştir. Günümüzde farklı arazi tipleri ve kullanım alanları için pek çok farklı modelde bisilklet üretilmektedir. Kısa mesafelerde güvenilir bir ulaşım aracı olarak görülen bisiklet, elektrikli modelleriyle oldukça uzun bir kullanım menziline de sahip olmaktadır. Ayrıca, çeşitli yarışlarda da sıklıklar yer alan bisikletler, her yıl düzenlenen dünyaca ünlü müsabakaların odak noktalarından biri haline gelmektedir.
Bisiklet, diğer ulaşım araçlarına nazaran uzun ve masraflı bir bakım istemez; hafiftir, taşınabilir özelliktedir, kullanımı kolay ve keyiflidir. Ayrıca insan gücüyle çalıştığı için doğaya herhangi bir zarar vermez. Bisiklet kullanımının dünya genelinde şu an da 800 milyonu aştığı tahmin edilmektedir. Verilen bu sayı, şu an yollarda olan arabaların neredeyse iki katına denk gelmektedir. Ülkemizde şehir içinde çok fazla tercih edilmemesine karşın diğer bütün ülkelerde olduğu gibi, bisiklet kullanımının vazgeçilmez avantajları vardır. Bisiklet yolları, bisiklet turları ya da yarışları organize edilerek bu aracın daha çok tercih edilmesi hedeflenmektedir. Bizden sonra gelecek olan nesle daha temiz bir hava ve daha sağlıklı bir doğa bırakabilmek için tercihimizi bisikletten yana kullanmalı, çevremize de bunu özendirmeliyiz. Günümüzde bisiklet, gelişmiş ülkelerde insan sağlığını, çevreyi ve ekonomiyi korumanın en önemli yollarından biri olduğu için bolca tercih edilmektedir. Ulaşım aracı olarak kullanımının yanı sıra bir spor olarak da anılmaktadır. Modern varyasyonları arasında Dağ bisikleti, tur bisikleti, şehir bisikleti, BMX, yol bisikleti, tandem (çift kişilik bisiklet) gibi çeşitler yer alır.
Bisiklet türleri birçok farklı yönleriyle sınıflandırılabilir. Bunlardan biri, tekerleklerinin boyutları ve çaplarına olmaktadır. Günümüzde üç çeşit tekerlek çapı yaygın olarak kullanılmaktadır. En kalını 28 inç (710 mm) iken, 26 inç (660 mm) ve 20 inç (510 mm) tekerlek çapları da sıklıkla tercih edilir. Bunun dışında 23 inç çaplı bisikletler de son yıllarda yaygın görünen tasarımlar arasında yer alır. Bisikletler aynı zamanda, kullanım amaçlarına ve alanlarına göre de sınıflandırılabilir. Teker çapına bakılmaksızın ince tekerlekli ve daha kibar yol bisikletleri genellikle asfalt kullanımına uygundur. Sağlam gövdeli ve daha kalın tekerlekleri olan dağ bisikletleri ise araziye uygun olarak tasarlanmıştır. Dağ bisikletlerinin ön ve arka tekerlekleri için süspansiyonlu ve süspansiyonsuz türleri vardır. Uzun yollarda kullanmak için üretilen çeşitli bisikletlerin ön ve arka kısımlarında çanta taşıma yerleri vardır. Amacı biniciyi ve binicinin eşyalarını taşımak olan bu bisiklete tur bisikleti adı verilir. Ön ve arka tarafında dinamolu ışıklandırma sistemi bulunan bazı bisikletler de şehir bisikletleri olarak adlandırılır. Bunlar, Avrupa’nın birçok ülkesinde ana taşıma araçları arasında yer alır.
Asıl amacı akrobasi ve yarış olan BMX bisikletleri ise 1980’li yıllardan itibaren ortaya çıkmış ve popülerlik kazanmıştır. Farklı tasarımıyla dikkat çeken, iki sürücünün aynı anda binmesini sağlayan bisikletlere de tandem denir. Gezi ve tur amaçlı kullanım için uygun özelliktedir. Binicinin arkasına yaslanmasını sağlayan, hatta yatar pozisyonda bisiklet kullanmasına olanak sağlayan yatay bisiklet türleri de mevcuttur. Diğerlerinden son derece farklı olarak sadece tek bir tekerleği olan bisikletler de unisiklet kelimesiyle tanımlanmıştır. Bu bisikletler uzun yıllar sirklerde gösteri amacıyla kullanılmıştır. İş bisikletleri ise tamamen farklı bir yapıda üretilmiş olup yük taşımaya uygun bir formdadır. Sonuç olarak tarih boyunca birbirinden farklı pek çok çeşit bisiklet tasarlanmıştır. Günümüzde en ideal kullanıma sahip modeller giderek yaygınlaşırken kullanım alanları da giderek çeşitlenmektedir. Ancak her ne amaçla kullanılırsa kullanılsın, bu keyifli araçların yanında koruyucu ekipmanlardan da faydalanılmalıdır.